30 Nisan 2014 Çarşamba

BİR NİYETSİZ, BİR DE DUASIZ YÜREKLER ÜŞÜR.

      Niyet ve dua...
      İki rahmani kavramdır niyet ve dua... Bir şeye Allah'ın izniyle niyet  edersen eğer, bu niyet zaten bir duaya dönüşür. Duanda niyeti kullandığında ise, yüreğini eşsiz bir sıcaklık kaplar çünkü yüreğinde Rabb'inin rahmeti var. Ve sen bunu idrak etiğin için duayı ve akabinde niyeti yüreğinden eksik etmiyorsun.
      Buraya dikkat et! İstemek ve niyet etmek iki ayrı manadır. İsterken bunu kendi tasarrufun doğrultusunda yapmaktasın. Oysa ki niyet ettiğinde, bu durumu Rabb'ine arz etmiş ve O'nun rızası ile istemiş oluyorsun. Aradaki ince çizgiyi fark edebiliyor musun? Önceki makalelerimde de belirttiğim gibi, niyet rahmani, arzu işe şeytanidir. Bir işe başlamadan önce niyet etmiyorsan, o işte ne hayır vuku bulur, ne de bereket zuhur eder.
      Dua, Rabb'inle konuşmaktır. Dua derdini en yakın dostuna açmaktır. Dua, güvenmektir, istemektir, beklemektir. Sen, yüreğindeki rahmeti ve rahmetin sahibi Rabb'ini hissettikçe, niyetinin de, duanın da kabulü ile ilgilenmezsin. Çünkü bilirsin ki, kabul olsa da, olmasa da, her iki durumda da Rabb'in tecellisi var. Dua etmediğin zaman yalnızsın. Niyet etmediğinde ise sonuçsuz bir başlangıçtasın unutma! Sen dua ettikçe, dualarında Rabb'ini andıkça ve O'nun rızası için mutlak bir niyetle istedikçe ancak ve ancak Rabb'ine yakın olabilirsin. O'na en güzel isimleri ile dua et, O'nun o güzel isimleri ile niyet et. Rabb'in her daim senin dua etmeni ve her işinde O'nu vekil kılman için seni bekliyor. Unutma ki Allah, hiçbir kulunu çaresiz bir başına bırakmaz. Yeter ki kul istesin, yeter ki kul beklesin. Allah, yarana merhem olmak için kapını çalıyor da, sen zihnindeki gürültüden kapının sesini duyamıyorsun farkında mısın?
      Burada dikkat etmeni istediğim başka bir konu daha var. Benliğin tamamen aradan çıkarılması, her şeyin tamamen Allah'ın emri ve rahmeti ile olduğunun idrak edilmesi de başlı başına niyetin hayırlı yönde olduğunun bir göstergesidir. Bu uğurda yaptığın her bir şey, başlı başına bir duaya dönüşmektedir zaten. Yeter ki sen, yapanın da, yaptıranın da Rabb'inin iradesi ile olduğunu bil. Çünkü, senin kendi yaptığını sandığın her şeyi Allah'ın izni ile yapmaktasın. O, ol dediği için oluyor her şey. O, dur dese dünya dönmeyi bırakır unutma!
      Bana soruyorlar; Evden çıkarken, eve girerken veya bir işe başlarken hangi duaları etmeliyiz? Diye. Şunu bir kez daha hatırlatmalıyım ki, ben ne bir din adamıyım, ne de bir ilahiyatçı. Ben tamamen yapılanı aşkla yapmaktan yanayım. Benim amacım farkındalık. Bu yüzden bu sorulan sorulara verdiğim en iyi yanıt, hissederek dua etmektir. Evden mi çıkıyorsun? " Rabb'im, senin rızan için ve senin izninle evimden çıkıyorum, sen hayırlı işlerle meşgul eyle ve hayırlı insanlarla karşılaştır." De. Bir işe mi başlamak üzeresin? " Allah'ım, senin rızan için bu işi yapmaya niyet ettim, sen bana hayrını nasip et Rabb'im." De ve bırak. Artık üzerindeki tüm yükü Rabb'ine bıraktın. O, isteğini hayırlısı ile yerine getirecektir.
      Daima anımsa; Niyetsiz ve Duasız isen, her daim kendini yalnız hissetmeye mahkumsundur...
      Dua ile...

©Poweredby farkında mısın?® 2014™

farkindamisinsufi@outlook.com

   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder